TOĞAN HUKUK
YOKSULLUK NAFAKASI
TMK 175/1 hükmünde düzenlenen yoksulluk nafakası ile kanun koyucu, boşanma halinde eşlerden birinin diğerinden yoksulluk nafakası istemesine imkân tanımıştır. Şartları;
- Taraflardan birinin talepte bulunması,
- Talep eden eşin ağır kusurlu olmaması,
- Talep eden eşin yoksulluğa düşmüş olması,
- Takdir edilecek nafakanın, ödeyecek eşin mali gücü ile orantılı olması.
Hâkimin yoksulluk nafakasına karar vermesi için öncelikli şart, yoksulluğa düşecek olan eşin talebidir. Talep mevcut değilse hâkim re’sen yoksulluk nafakasına hükmedemez. Bu talep boşanma davası görülürken ileri sürülebileceği gibi boşanmadan sonra açılacak nafaka davasıyla da ileri sürülebilir.
Kanun koyucu yoksulluk nafakasını düzenlerken, yoksulluğa düşecek eşin kusursuz olması gerektiğini belirtmemiş fakat “kusuru daha ağır olmamak koşuluyla” diyerek talepte bulunan eşin kusuru olsa dahi diğer eşten daha az olması gerektiğine hükmetmiştir. Dolayısıyla ağır kusurlu eş, yoksulluğa düşmesi nedeniyle nafaka talebinde bulunsa dahi bu durum, lehine nafakaya hükmedilmesine engeldir. Emsal nitelikli Yargıtay kararlarında bu husus şöyle ifade edilmektedir;
“Yoksulluğa düşen eş, boşanmaya yol açan olaylarda daha ziyade kusurlu olmamak kaydıyla, diğerinden hali ile mütenasip yoksulluk nafakası isteyebilir.”(YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2000/14218 K. 2000/14480 T. 20.11.2000)
“Boşanmaya neden olan hadiselerde kusurun ağırlığı davalı kadındadır. Ağır kusurlu davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru değildir. Ağır kusurlu davalı kadın yararına manevi tazminat takdiri isabetsizdir.” (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E.2008/2-32 K.2008/86 T.30.01.2008)
Yoksulluk değerlendirmesi yapılırken toplumdaki genel anlayışa göre yoksul kabul ediliyor olmak yeterlidir, büyük bir yoksunluk içine düşmüş olmak gerekmez. Yoksulluk nafakası talep eden eşin durumu değerlendirilirken gelir kaynağı olup olmadığı, varsa bunların onu yoksulluktan kurtarıp kurtaramayacağı incelenir.
Yoksulluk nafakası miktarı belirlenirken, ödeyecek eşin mali gücü dikkate alınmalı ve üst sınır kabul edilmelidir. Zira hükmün amacı diğer eşi refah içinde yaşatmak değil, onun zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabileceği kadarıyla yoksulluktan kurtarmaktır.
Nafaka miktarı hâkim tarafından belirlenebileceği gibi kamu düzenine, ahlaka ve emredici hükümlere aykırı olmamak şartıyla eşler arasında belirlenip hâkim tarafından onanarak karara bağlanabilir.
Talep, boşanma davasında ileri sürüldü ise davaya bakmaya yetkili Aile Mahkemesine; boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile isteniyorsa davacının yani nafaka alacaklısı eşin yerleşim yeri Aile Mahkemesine sunulmalıdır.
Yoksulluk nafakası kural olarak süresizdir fakat TMK 176/3 hükmüne göre alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Yoksulluk Nafakası Alınması Şartları
Yoksulluk nafakası, boşanma davası görülürken yahut boşanma sonrasında açılacak nafaka davası ile boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eş tarafından talep edilen bir nafaka türüdür. Boşanma davalarında en önemli hususlardan olan kusur, yoksulluk nafakasında da oldukça önem taşımaktadır. Zira hâkim değerlendirme yaparken, eşlerin kusurlarını dikkate alır ve yoksulluk nafakası talep eden eşin az kusurlu olmasını arar. Diğer bir deyişle, yoksulluk nafakasına karar verilmesi için talepte bulunan eşin diğer eşe oranla ağır kusurlu olmaması gerekir. Hâkim ayrıca mali güçleri de değerlendirecek ve tüm bu incelemeler sonucu şartlar mevcutsa yoksulluk nafakasına hükmedecektir.
Yoksulluk nafakası konusunda en önemli hususlardan biri de şudur ki nafaka talep eden eş, bazı hallerde az kusurlu ve hatta kusursuz olsa dahi yoksulluk nafakasından yararlanamaz. Kanun koyucu bu halleri sınırlı sayıda düzenlememiştir fakat Türk Medeni Kanunu hükümleri, Yargıtay kararları ve doktrinsel görüşler doğrultusunda aşağıdaki halleri sayılabiliriz.
TMK 175 hükmü doğrultusunda ağır kusurlu olan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Yine aynı madde gereği, boşanma sonucu yoksulluğa düşmeyen eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmeyeceği söylenebilir. Kusur ve mali güce dair bu hususları hakim değerlendirecektir.
TMK 176 hükmü doğrultusunda yoksulluk nafakası alan eş, sonradan yeni bir evlilik yapar yahut evlenmeksizin fiili olarak bir başkasıyla birlikte yaşamaya başlarsa yoksulluk nafakası alamaz; alıyorsa dahi evlenme halinde kendiliğinden, fiili birliktelik halinde ise mahkeme kararıyla ortadan kalkar. Yine aynı madde kapsamında nafaka alacaklısı eşin, yoksulluğunun ortadan kalkması yahut haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde yoksulluk nafakası alamayacağı söylenebilir.
Maaşı, emekli aylığı, kira geliri gibi kendine ait geliri olan; taşınır yahut taşınmaz malları, parasal birikimi olan; kendi fiilleri doğrultusunda yoksulluğa düşen; işinden kendi iradesiyle ayrılan ve fakat yoksulluğa düşmeyen; mesleği, çalışacak becerisi olsa dahi çalışmaktan kaçınan; kumar, bahis gibi alışkanlıkları olan eş, yoksulluk nafakası alamaz.